Çorlu Güncel

Dekan Tecer'den Dünya Çevre Günü Açıklaması

  • 06 Haziran 2020
  • 1297 Kez Okundu
  • Dekan Tecer'den Dünya Çevre Günü Açıklaması

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle bir açıklama yaptı.




“İnsan ve çevre arasındaki ilişki 5 Haziran 1972 yılında BM Stockholm Konferansı’nda ele alınmış ve bugün Birleşmiş Milletler tarafında Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiştir” diyen Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, konuşmasını sürdürdü: “Çevre;İnsan faaliyetleri ve canlı varlılar üzerinde hemen ya da zaman içinde dolaylı ya da doğrudan bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir zamandaki toplamıdır. Bugün karşı karşıya kaldığımız çevresel sorunların temelinde 17. Yüzyıl biliminin felsefesi bulunmaktadır. O dönemde Descartes bilimin felsefesini şöyle açıklamıştır:“ateşin, suyun, havanın, yıldızların, gökyüzünün ve çevremizdeki tüm cisimlerin güçlerini ve etkilerini, öğrenmek ve bunlardan her biçimde yararlanarak doğaya egemen olmamıza yardımcı olabilecek bir felsefe ortaya çıkarmaktır Bu felsefeyle çağdaş insan kendini doğanın bir parçası olarak değil, onu egemenliğine almak ve yenmek olan bir güç olarak hissetmektedir. Hatta doğayla savaştan bile söz etmektedir; oysa bu savaşı kazanacak olursa kendisini de yenik düşen tarafta bulacağını unutmaktadır. Ancak, “Biz bu toprakların bir parçasıyız, onlar da bizden birer parçadır. O güzel kokan çiçekler bizim kız kardeşlerimizdir. Geyik, at ve büyük kartal da erkek kardeşlerimizdir. Yüksek kayalıklar, yeşil çayırlar, ılık sıcak vücutlarıyla taylar ve insanlar hepsi bizim ailemizdir” diyen Kızılderili Reisi Seattle çevrenin insan hayatındaki yerini Amerika Başkanına yazdığı bir mektupla dramatik bir biçimde ifade etmiştir” dedi.  
TOPRAK BARINMA VE BESİN KAYNAĞIDIR, HAVA NEFESTİR
Konuşmasını sürdüren Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer “İslam inancında ise, yeryüzündeki bütün varlıklar, tabiatta var olan her şey, Kur’an‘ın ifadesiyle insanlar için birer nimettir. Bunların her biri, bu âlemin sahibinin bizlere ikram ettiği ve tüketmeden, tahrip etmeden ve israf etmeden kullanmamız için yarattığı nimetlerdir. Yağmur rahmettir, su hayatın kaynağıdır, bulut görevlidir, toprak barınma ve besin kaynağıdır, hava nefestir. 1987 Ortak Geleceğimiz isimli raporda, “geçmiş düzenlerden kurtulma zamanımız gelmiştir, gelişmeye ve çevre korumasına eski yaklaşımları sürdürerek sosyal ve ekolojik istikrarı sağlama girişimleri ancak istikrarsızlıkları arttıracaktır” demekte ve Sürdürülebilir Kalkınma Programı’na bir çağrı yapılmaktadır. Kaynakların tükenme noktasına geldiği, ekolojik dengenin her alanda bozulduğu günümüzde artık, ekonomik hayattan siyasete, toplumdan tabiata kadar her alanda hakim sosyal paradigmadan farklı bir söylem, mevcut üretim tüketip biçimine karşı topyekün bir yaşam felsefesi geliştirmek zorundayız” dedi. 
KORONA SÜRECİNDE HAVA KALİTESİ ARTTI 
“Ya bu söylem ve eylem değişikliğini, paradigma değişikliği isteyerek, bilerek ve gönüllü olarak yapacağız ya da şu son zamanlardaki gibi COVID-19 pandemisinin tüm dünyaya yaşatmış olduğu ekonomik, sosyal ve kültürel kısıtlanmalara boyun eğmez zorunda kalacağız” diyen Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, “Bu süreçte insanoğlu için çok büyük dersler bulunmaktadır. COVID-19 salgını nedeniyle insanlar evlerine kapandı, sanayi üretimi azaldı, turizm durma noktasına geldi. Yani doğada insan faaliyetleri azaldı ve bu azalma da insanların doğaya yaptığı olumsuz etkisinin azalması anlamına geliyor. Bunun sonucunda da tüm dünyada ve ülkemizde hava kalitesi arttı, sanayi atık sularıyla kirlenen nehirler, dereler ve denizler temizlenmeye başladı. Sahiller yığılan çöplerin ve katı atıkların azalmasıyla temizlendi. İstanbul’da, Ergene’de Çin ve İtalya’da hava kalitesi arttı. Ergene nehri daha az kirli akmaya başladı, Turistik Venedik’in kanallarındaki su adeta temizlenirken daha yaşanılabilir bir dünyanın çok da uzak olmadığını anladık.  Ancak, tüm bunların yanında başka çevresel sorunlarla ve tehditlerle karşı karşıya kalmak üzereyiz. Salgın nedeniyle kullanılmış yüz maskeleri, eldivenler ve koruyucu ekipmanlardan oluşan enfekte atıklar hem sağlığımızı hem de çevremizi tehdit etmeye başlamak üzere. Hepimiz çevremizde atılmış olan kullanılmış maske ve eldivenleri görüyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerinde kıyı şeritlerinde cerrahi maskelerin oluşturduğu kirlilikler rapor ediliyor” dedi.  
DÜNYA ÇEVRE GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN 
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer ; “Bu süreçteki bir diğer atık ise plastiklerdir. Salgın nedeniyle alışveriş için plastik torbaların kullanımı tekrar arttı. Market alışverişlerinde ürünleri taşımak için tek kullanımlık poşetler kullanmak yeniden yaygınlaştı. Marketlerde ürünler poşetlere girdi, işyerlerinde, lokanta ve kafelerdeki siparişlerde de tek kullanımlık plastik ürünler kullanılmaya başlandı. Bir diğer sorun da salgına karşı kullanılan dezenfektanlardır. Salgından korunmak için aşırı ve bilinçsiz kullandığımız temizlik ürünleri hem kendi sağlığımızı tehlikeye atıyor, hem de aşırı su tüketimine yol açıyor. Bu kimyasallarla kirlenmiş atıksular da deşarj edildikleri ortamlarda doğal hayatı tehdit etmeye başlıyor. Doğanın kendisini yenileme fırsatı bulduğu şu korona günlerinde, korona virüsüyle mücadelemizi de daha özenli, bilinçli ve doğayı koruyarak yapmalıyız. 5 Haziran Dünya Çevre Gününün mevcut üretim-tüketim düzeninden vazgeçildiği, doğaya hakim olma değil, doğayla ahenk içinde yaşamanın tercih edildiği, sosyal, ekonomik ve ekolojik dengenin sağlandığı yeni bir dünya düzeni için yeni bir “çağrı” olmasını diliyorum. 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” müz kutu olsun” dedi.